Yetenek eş anlamlısı ne demek ?

Mert

New member
Yetenek Eş Anlamlısı Ne Demek? — Bir Hikâyenin İçinde Gizli Cevap

Bir sonbahar akşamıydı. Forumda yeni bir başlık açtım: “Yetenek eş anlamlısı ne demek?” Yazıyı yazarken aslında kelime anlamını değil, insanların içindeki farklı “yetenek” biçimlerini anlatmak istiyordum. Çünkü bana göre yetenek yalnızca bir kelime değil, insanın kendini var etme biçimiydi.

O gün tanıştığım iki kişi —Arda ve Elif— bu düşüncemi tamamen değiştirecekti.

Bir Kasaba ve İki Yolun Kesişimi

Küçük bir Ege kasabasında geçiyordu hikâye. Arda, eski bir marangozun oğluydu. Her zaman çözüm arayan, stratejik düşünen bir karakterdi. Elindeki her tahtada bir olasılık, her kesitte bir ihtimal görürdü.

Elif ise kasabanın kütüphanecisiydi. Sessizdi ama derin bir sezgi gücüne sahipti. İnsanları okumakta ustaydı, bazen bir cümlenin altındaki duyguyu kelimelere gerek kalmadan anlardı.

Bir gün belediye, kasabadaki eski kültür merkezini restore etme kararı aldı. Arda ve Elif bu projede bir araya geldi. Arda mekânın fiziksel yapısına, Elif ise insanların orada hissedeceği duyguya odaklanmıştı. Fakat asıl mesele şuydu:

Yetenek mi önemliydi, yoksa o yeteneği nasıl kullandıkları mı?

“Yetenek” mi, “Kabiliyet” mi, “Beceri” mi?

Proje ilerledikçe kasaba halkı da tartışmaya başladı. Kimine göre Arda’nın ustalığı “kabiliyet”ti, kimine göre Elif’in insanlara dokunan tavrı “beceri”ydi.

TDK’ya göre yetenek; “bir kimsenin doğuştan sahip olduğu veya sonradan geliştirdiği, bir işi yapabilme gücü”dür.

Eş anlamlıları ise kabiliyet, maharet, beceri ve ustalık gibi kelimelerdir.

Ama Elif bir akşam Arda’ya şöyle dedi:

> “Kabiliyet akılla ilgilidir Arda, ama yetenek kalple birleştiğinde anlam kazanır.”

O anda Arda durdu. O güne kadar ölçülerle, oranlarla düşündüğü her şeyi yeniden sorguladı. Yetenek, sadece stratejik bir hesap değil, bir duygu diliydi.

Tarihin İçinden Bir Yankı: Antik Ustalardan Dijital Zanaatkârlara

Arda’nın marangozhanesinin duvarında asılı duran eski bir tablo dikkat çekiyordu. Dedesi zamanında çizilmiş bir taslak: Antik dönemde bir zanaatkârın elleri.

Elif tabloya bakarken düşündü: “Binlerce yıl önce insanlar da aynı soruyu soruyordu. Doğuştan mı gelir bu güç, yoksa öğrenilir mi?”

Platon’un “tekhne” kavramı, yani zanaat ve sanatı birleştiren antik fikir, tam da bu soruya yanıt veriyordu.

Ona göre yetenek, sadece bir beceri değil, insanın doğaya uyum sağlama ve onu anlamlandırma biçimiydi.

Bugün dijital çağda bir yazılımcının satır aralarına kattığı yaratıcılık da, bir müzisyenin doğaçlama yaptığı nota da aynı çizgide buluşuyor:

Yetenek, insanın ruhuyla düşüncesinin kesiştiği noktadır.

Erkeklerin Stratejisi, Kadınların Derinliği

Arda projenin planını çizerken milimetre hesabı yapıyordu. Işık nereden girmeli, masa nereye konmalı, tavan hangi açıda eğilmeli...

Elif ise mekânın hikâyesini düşünüyordu: “Buraya gelen biri ne hissedecek? Odanın kokusu, sesin yankısı, bir çocuğun merakı nasıl karşılanacak?”

Arda stratejik aklıyla çerçeveyi kuruyordu, Elif ise o çerçevenin içine yaşam yerleştiriyordu.

Hiçbiri diğerinden üstün değildi; biri yapıyı, diğeri ruhu tamamlarken, kasabanın kültür merkezi gerçek anlamda “can buluyordu.”

Bu noktada şunu sormak gerekmez mi?

Yetenek, sonuç odaklı bir akıl işi mi, yoksa anlam odaklı bir kalp işi mi?

Belki de cevap, ikisinin dengede olduğu yerde saklı.

Bir Proje, Bir Dönüşüm

Aylar geçti. Kültür merkezi tamamlandığında herkes hayran kalmıştı. Duvarlarda geçmişin izleri, tavanlarda modern bir ferahlık vardı.

Arda’nın stratejik çizimleri, Elif’in empatik dokunuşlarıyla birleşmişti.

Açılış gecesinde yaşlı bir kadın yanlarına geldi ve şöyle dedi:

> “Ellerinizin yeteneği kadar, kalplerinizin niyetini de hissettim.”

O söz, ikisini de susturdu. Çünkü o anda fark ettiler ki, yetenek eş anlamlısı sadece kelimelerde değil, insan ilişkilerinde de saklıydı:

- Arda’nın çözüm gücü bir maharetti.

- Elif’in sezgisel yaklaşımı bir beceriydi.

Ama ikisini bir araya getiren şey, yetenekti — o görünmeyen bağ.

Günümüz Dünyasında Yetenek Kavramı

Modern toplumda “yetenek” kelimesi sıkça ölçülebilir hale getiriliyor: testler, sertifikalar, skorlar.

Ancak Dünya Ekonomik Forumu’nun 2025 iş gücü raporuna göre, geleceğin en değerli yeteneği duygusal zekâ ve işbirliği becerisi olacak.

Yani tıpkı Elif ve Arda gibi, farklı yönleri birleştirebilen insanların dönemi başlıyor.

Bu bize şunu düşündürüyor:

Gerçek yetenek, bir şeyi tek başına mükemmel yapmak değil; başkalarının ışığıyla kendi yolunu aydınlatabilmek.

Sonuç: Yetenek Eş Anlamlısı mı, Yoksa Eş Değeri mi?

Kelimelere bakarsak “yetenek”in eş anlamlısı kabiliyet, maharet, ustalık ya da beceri olabilir.

Ama yaşama baktığımızda, yeteneğin eş anlamlısı belki de paylaşmak, birlikte üretmek, anlam kazandırmaktır.

Arda ve Elif’in hikâyesi bunu gösterdi:

Yetenek, tek başına parlayan bir ışık değil; bir başkasının ışığıyla çoğaldığında gerçekten parlar.

— Peki sizce yetenek bir doğa armağanı mı, yoksa insanın içsel bir inşası mı?

— Ve en önemlisi: Yetenekli olduğunuz şeyi fark ettiğinizde onu paylaşacak cesaretiniz var mı?

Kaynaklar

1. Türk Dil Kurumu, Yetenek Sözcüğü ve Eş Anlamlıları, 2024

2. Dünya Ekonomik Forumu, Future of Jobs Report, 2025

3. Platon, Devlet, çev. S. Eyüboğlu, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

4. Oxford University, Emotional Intelligence in Modern Workplaces, 2023

Ve belki de tüm bu hikâyeden geriye şu cümle kalır:

Yetenek, insanın kendini ifade etme biçimidir; eş anlamlısı değil, eş değeridir.