2 Dunya Savasi Kimlerle Oldu ?

Mert

New member
İkinci Dünya Savaşı Kimlerle Oldu?

İkinci Dünya Savaşı, 1939 ile 1945 yılları arasında gerçekleşen, insanlık tarihinin en kanlı ve yıkıcı çatışmalarından biridir. Bu savaş, esas olarak iki ana ittifakın karşı karşıya gelmesiyle şekillendi: Müttefik Devletler ve Mihver Devletleri. Ancak savaşın karmaşık yapısı, birçok ülkenin ve bölgenin bu büyük çatışmaya dahil olmasıyla daha da derinleşmiştir. İkinci Dünya Savaşı'nın başladığı ve sürecinde yer alan başlıca ülkeler, ittifaklar ve önemli askeri operasyonlar hakkında daha ayrıntılı bilgi sunulacaktır.

Mihver Devletleri Kimlerden Oluşuyordu?

Mihver Devletleri, savaşın başlangıcında Almanya'nın öncülüğünde birleşmiş birkaç önemli ülkeyi kapsamaktadır. Almanya, savaşın en güçlü Mihver Devleti olarak savaşın büyük kısmında öne çıkmıştır. Almanya'nın yanında, savaşın başında Avusturya, Macaristan, Romanya, Bulgaristan ve İtalya yer almıştır. Ancak savaş süresince bu ittifaklar değişiklikler göstermiştir. Örneğin, İtalya başlangıçta Mihver Devletleri'nin yanında yer almışken, 1943'te Müttefikler ile işbirliği yapmaya başlamıştır.

Almanya'nın lideri Adolf Hitler, 1939 yılında Polonya'ya saldırarak savaşın patlak vermesine neden oldu. Hitler'in temel amacı, Almanya'nın topraklarını genişletmek ve Avrupa'da bir egemenlik kurmaktı. Bunun yanı sıra, Almanya'nın ideolojik olarak Nazi Parti'sinin ırkçı ve totaliter rejimi de, savaşın seyrini belirleyen bir faktördü.

İtalya, Benito Mussolini'nin yönetiminde faşist bir rejim altında savaşın başlangıcında Almanya'nın yanında yer aldı. Ancak, savaşın ilerleyen yıllarında İtalya'nın durumunda bir değişiklik meydana geldi. 1943 yılında Müttefikler İtalya'yı işgal ettiklerinde, İtalya yeni bir hükümet kurarak Almanya'ya karşı savaşmaya başladı.

Müttefik Devletler Kimlerden Oluşuyordu?

Müttefik Devletler, savaşın büyük kısmında Almanya ve İtalya'ya karşı mücadele eden ülkelerden oluşuyordu. Başlıca Müttefik Devletleri, Birleşik Krallık, Sovyetler Birliği, Amerika Birleşik Devletleri ve Çin'dir. Bu ülkeler, savaşın sonlarına doğru birleşerek Mihver Devletlerine karşı büyük bir zafer kazanmışlardır.

Birleşik Krallık, savaşın başından itibaren Mihver Devletleri'ne karşı koymuş olan ilk ülkeydi. Başbakan Winston Churchill'in liderliğinde, Birleşik Krallık, Almanya'nın bombalarına karşı direniş gösterdi ve Avrupa'nın özgürlüğü için savaşmaya devam etti. Churchill'in liderliği, savaşın zorlu dönemlerinde büyük bir moral kaynağı oldu.

Sovyetler Birliği, 1941 yılında Almanya'nın Sovyet topraklarına saldırmasının ardından Müttefikler tarafında savaşa katıldı. Sovyetler, doğuda büyük bir direniş göstererek savaşın son yıllarında Nazi Almanyası'na karşı önemli zaferler kazandılar. Stalingrad ve Kursk gibi zaferler, Sovyetler Birliği'nin savaşın seyrini değiştiren önemli dönemeçlerindendir.

Amerika Birleşik Devletleri, 1941'de Japonya'nın Pearl Harbor'a saldırmasının ardından savaşa katıldı. ABD'nin savaşa girmesi, Müttefik Devletleri'ne büyük bir askeri ve ekonomik güç sağladı. ABD, Batı Avrupa'ya yönelik D-Day çıkarması gibi stratejik operasyonlarla savaşın seyrini değiştirdi. Aynı zamanda, Pasifik Cephesi'nde Japonya'ya karşı büyük zaferler elde etti.

Çin, Japonya'nın Asya'daki yayılmacı politikalarına karşı savaşan önemli bir Müttefik devleti olarak savaşa katıldı. Çin, Japonya'ya karşı mücadelede uzun yıllar direndi ve bu mücadelede Çinli halk büyük kayıplar verdi.

Savaşın Başlaması ve Müttefik Devletlerin Birleşmesi

İkinci Dünya Savaşı'nın başlaması, 1 Eylül 1939'da Almanya'nın Polonya'ya saldırmasıyla oldu. Bu saldırı, İngiltere ve Fransa'nın Almanya'ya karşı savaş ilan etmelerine yol açtı. Bu, savaşın ilk büyük bölümü olan Avrupa Cephesi'nin başlangıcıydı. Almanya'nın Polonya'yı hızla işgal etmesi, Müttefik Devletler'in tepkisini çekti. Ancak Almanya'nın hızla genişlemesi, Müttefikler arasında birlik ve stratejik işbirliği gereksinimini arttırdı.

Mihver Devletleri ve Müttefik Devletleri arasındaki çatışmalar, sadece Avrupa'da değil, aynı zamanda Afrika, Asya ve Pasifik'te de yoğunlaştı. Çin, Japonya'ya karşı mücadele ederken, ABD Pasifik Cephesi'nde Japonya'ya karşı savaşın seyrini değiştirdi.

İkinci Dünya Savaşı'nda Yer Alan Diğer Ülkeler ve Bölgesel Katılımlar

Savaşın doğrudan tarafı olmayan ancak savaşın seyrini etkileyen birçok başka ülke de vardır. Örneğin, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda gibi ülkeler, İngiltere'nin yanındaydılar ve Müttefik Devletler saflarında savaşa katıldılar. Ayrıca, Polonya, Fransa ve Hollanda gibi ülkeler işgal altına alındı ve bu ülkeler de savaşın önemli aktörleriydi.

Birçok ülke, özellikle Afrika'da, sömürgeci devletlerin kontrolü altında bulunuyordu. Almanya, Fransa ve İngiltere gibi ülkeler, sömürge topraklarını da savaşta kullanarak kaynaklarını artırmaya çalıştılar. Bu durum, savaşın küresel bir çatışma halini almasına neden oldu.

Savaşın Sonuçları ve Dünya Düzeni

İkinci Dünya Savaşı, 1945 yılında sona erdi. Mihver Devletleri'nin teslim olmasıyla birlikte Müttefik Devletler zafer kazanmış oldu. Ancak savaşın sonuçları dünya tarihinde kalıcı etkiler bıraktı.

Savaş sonrası, Almanya ve Japonya'nın militarist rejimleri çökerken, dünya genelinde yeni siyasi yapılar ve ittifaklar kuruldu. Birleşmiş Milletler (BM), savaş sonrası uluslararası barışı sağlamak amacıyla kuruldu. Sovyetler Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri, savaşın galipleri olarak, Soğuk Savaş dönemi adı verilen yeni bir dünya düzenine adım attılar.

Savaş, aynı zamanda insanlık tarihinin en büyük soykırımlarından biri olan Yahudi Soykırımı'na (Holokost) da sahne oldu. Bu trajik olayda, milyonlarca Yahudi, Nazi Almanyası tarafından sistematik bir şekilde katledildi. Savaşın ardından dünya, bir daha böylesine yıkıcı bir çatışmanın yaşanmaması için çeşitli diplomatik ve politik önlemler aldı.

Sonuç

İkinci Dünya Savaşı, dünyayı şekillendiren büyük bir çatışma olarak tarihe geçti. Müttefik Devletler ve Mihver Devletleri arasındaki bu savaş, sadece askeri değil, aynı zamanda sosyal, politik ve ekonomik yapıları da derinden etkiledi. Savaşın sonunda dünyada güç dengeleri değişmiş, yeni ittifaklar kurulmuş ve uluslararası ilişkilerde köklü dönüşümler yaşanmıştır.